İtiraf etmeliyim ki, Trakya Bağ Rotası’nda tura çıkmaya karar vermeden önce varlıklarından haberdar olmadığım bazı üreticiler vardı. Barbare de bunlardan biriydi. Hem alkollü ürün üreticilerinin reklam yapamamasından ötürü, hem de ben daha şarap yolunun çok başında olup belli başlı üreticilerin ürünleriyle haşır neşir olduğumdan bilmediğim üreticiler vardı, belki hala da vardır. Kusur bende miydi? Evet. Telafi ettim mi? Deniyorum 🙂
Can Topsakal’ın 2000 yılında hayata geçirdiği Barbare, tutkunu olduğu şaraba dair kendisinin de bir şeyler yapma isteğinin bir sonucu. Tekirdağ merkeze çok yakın olan Barbaros Kasabası ve Yazır Köyü arasında bulunmakta Barbare’nin bağları ve şaraphanesi. Adımınızı atar atmaz sanki bambaşka bir boyuta, başka bir zamana, dünyaya geçmiş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Perşembe günü oradaydım ben ve hafta içi sakinliği ile beraber inanılmaz bir sessizlik hakimdi ortama. Dekorasyonu, mimarisi ve manzarasıyla sizi kendisine hayran bırakan bu mekanda üretilen şarapları tatmak için sabırsızlanıyordum. Barbare Bağları, misafirlerine konaklama hizmeti de verdiği için görevli kişilerin ilgilenmesi gereken işleri vardı ve ben de gerçekten kimseyi rahatsız edip, işinden alıkoymadan vakit geçirmek istiyordum o gün. Mekan sessizken o kadar çekiciydi ki aslında ben de burasının tadını tek başıma çıkarmak istemiştim biraz da.
Ziyaret ettiğim her üretici gibi Barbare’deki yetkililer de oldukça kibarlardı. Farklı türler ve segmentlerden çeşitli şaraplarını önüme koydular; kısa, genel bir bilgi verdiler ve sonra tekrar işlerinin başına döndüler, ben de şaraplarla baş başa kaldım. Tadım esnasında karşınızda şarabın tarafından biri olması merak ettiğiniz bir şey olduğunda, soru sormak istediğiniz zaman çok yararlı olabiliyor. Fakat şarabı beğenmediğiniz zaman da kabalık etmemek adına daha yuvarlak cümleler kurmak gerekiyor gibi hissediyorum ben. Şarap ile siz tek olduğunuzda her şey daha açık. Onu istediğiniz gibi değerlendirip, hakkında istediğiniz gibi yorum yapabiliyorsunuz. Şarabın kulağına: “Seni hiç beğenmedim.” diye fısıldayabiliyorsunuz. Barbare’de hiçbir şarabın kulağına öyle fısıldamadım. Hatta daha önce deneyimlemediğim bazı kupajlar tattım ve kesinlikle benden geçer not aldılar. Şaraplarla baş başa kalınca haliyle fotoğraf çekmek için de bir hayli vaktim oldu ve bu da tadım kadar zevk verdi bana.
Şaraphaneyi gezip, tadımımı yapıp, fotoğraflarımı çektikten sonra misafirliğin çok uzamayanı makbuldür diyerek Barbare’den ayrıldım. Tekirdağ merkeze doğru ilerlerken damağımda içtiğim şarapların bırakmış olduğu güzel tat, üzerimde de bu güzel üreticiyle tanışmış olmanın verdiği mutluluk hakimdi.