Şarap seçimi kendi içinde farklı dinamikler barındıran bir iştir. Mesela daha önce hiç karşılaşmadığımız, içmediğiniz bir şarap gördüğümüzü düşünelim. O şaraba dair size ilk aktarımlar etiketinden gelecektir. Şarap nereden geliyor, hangi yıla ait, hangi üzümlerden yapılmış, hangi kontrol sistemlerine tabi tutulmuş gibi şeyleri etiketlerden öğreniyoruz. Kafamızda içmek istediğimiz şeyleri belirlediysek ona göre bir şey bulup alıyoruz. Bazen de rafları tararken bazı şaraplar sahip oldukları özellikler dışında; sadece etiketleriyle de dikkat çekip, tüketiciyi yakalayabiliyorlar. Etiketlerinde mizah, sanat, estetik olan şaraplar kişisel olarak beni mutlu ediyorlar. Evet şarap değerlendirmesinde çok da önemli değil aslında etiketteki resim veya yazı. Müthiş yaratıcı etiketli bir şişeden çok vasat şarap çıkabileceği gibi çok sade bir etiketten müthiş şaraplar da çıkıyor, biliyoruz. Yine de etiketlerin hem görsel hem de pazarlama anlamında oldukça belirleyici olduğuna inanıyorum ben.
Fransa şarapçılığın zirve ülkelerden biri. Çok fazla bölge, çok fazla kural, çok fazla üretici ve detay var. Örnek olarak Burgundy’den gelen bir Pinot Noir ele alalım. Bu üzüm türünün en güzel örnekleri genel olarak zaten buradan geldiği için etiketlerde çok da fazla yaratıcılığa gerek duyulmuyor. Pinot Noir ve Burgundy kelimeleri bir araya geldiğinde o şişenin içindeki şarabın yüksek standartlara sahip olduğu biliniyor. Hangi apelasyondan olduğu, üreticinin ismi, rekoltesi, üreticinin yaptığı şaraplar içinde güzel bir örnekse ona dair bir belirti ve nadiren üreticinin arması, sembolü, logosu yer alıyor etiketlerde. Aynı durum Bordeaux için de geçerli, İtalya’nın, İspanya’nın önde gelen bölgeleri ve şarapları için de geçerlidir. Uzun yıllardır üretim yapan ve şarapları geniş kitlelerce tanınıp, beğenilip, takdir edilen bu üreticiler herhangi bir macera arayışı içine girmezler. Etiket tasarımlarında yenilik yapalım gibi bir düşünceleri yoktur. Klasik çizgilerini korurlar.
Sıra dışı etiket tasarımları genelde daha hızlı satışı olması istenen, daha az bilinen, orta ve alt segmentteki şaraplarda karşımıza çıkıyor. Benim karşılaştığım örnekler genelde bu yönde oldu. Bir markete girdiğinizde oradaki şarapların yoğun olarak orta segmentteki şaraplardan oluştuğunu görürsünüz. Eğer daha önce içtiğiniz bir şey aramıyorsanız -ki şarap severlerin yeni şaraplar deneme sevdası bilinen bir gerçek- raflardaki şarapları tek tek incelersiniz. İncelediğiniz aslında etikettir orada. Diğerlerinden farklı bir tasarıma sahip olan şişe kendisini sizin elinize daha kolay atabilir, arka etiketi okumanızı sağlayabilir. Fiyat olarak kendisine yakın olan sade etiketli şarapları geride bırakıp önce alışveriş sepetinde, ardından sofrada kendisine yer bulabilir. Eğer etiketinden ötürü sofranıza gelen şarap tat olarak da sizi tatmin ettiyse, etiket tercihi sayesinde üretici firma yeni bir tüketici kazanmış olur. Eğer vasat bir şarapsa da etiket sayesinde vasat bir şarabını güçlü rakipleri yanında öne çıkartıp sattırmış olur ki uzun vadede olmasa da günü kurtarma adına kendisi için avantajlı bir durumdur bu.
Avustralya, ABD, Güney Afrika, Yeni Zellanda, Arjantin gibi şarapçılıkta Yeni Dünya ülkeleri olarak adlandırılan ülkeler dünya şarap piyasasında son dönemde ciddi bir yer edinmiş durumdalar. Dünya şarap piyasasındaki paylarını her geçen gün büyütüyorlar. Bu başarının en önemli etkeni tabi ki modern ve yenilikçi yöntemleri geleneksel şarap yapım teknikleriyle birleştirerek ürettikleri şaraplar. Şaraplar iyi olmasaydı şu an kendilerinden bahsetmezdik. Fakat şarap kalitelerini diğer yan faktörlerle de desteklemeyi güzel biliyorlar. Fransa, İtalya, İspanya gibi devlerle yarıştıklarını bilip ona göre hareket ediyorlar. Farklı stratejiler denemekten çekinmiyorlar. Etiket tasarımlarındaki en cesur örnekler bu saydığımız Yeni Dünya ülkelerinden çıkıyor. Şaraba dair tarihin çok eski zamanlarından beri var olan “asillere özgü” algısını kıran bu etiketler, özellikle orta ve orta-üst gelir grubuna mensup tüketici ile çok daha sıcak bir ilişki kurabiliyorlar. Esprili sözler, yaratıcı illüstrasyonlar ile şarap-etiket anlayışına bambaşka bir soluk getiriyorlar. Klasik etiketlerde beklenen üzümler, şatolar, bordo/kırmızı renkler yerine alabildiğine özgür çizgiler ve renklerle çıkıyorlar üreticinin karşısına. Ve özellikle genç kuşak şarap severler tarafından da oldukça beğenildikleri bir gerçek. Sadece etiket tasarımının güzelliğinden dolayı atmaya kıyamadığım bazı şişeler var ve bu noktada yalnız olmadığımı da biliyorum.
Pazarlama ve reklam günümüzde bir ürünün satılmasındaki en önemli itici güç. Kafamızı çevirdiğimiz her yerde bizi kendisine çekmek isteyen bir markanın reklamını, logosunu, sloganını görüyoruz. Firmaların her yıl reklam giderlerine ayırdıkları bütçeler gerçekten dudak uçuklatacak cinsten. Bunun en önemli sebebi de reklamın gerçekten satış anlamında inanılmaz bir etkisi olması. Fakat reklamı sadece doğrudan reklam olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bir üründen veya hizmetten memnun kalan bir tüketici o ürün veya hizmeti kendi çevresine aktarıp birinci ağızdan reklam yapmış oluyor ki bence en etkili reklamlardan biri budur.Yaratıcı etiketler hatırlanma konusunda da daha etkili olup kendinden daha rahat ve kolay bahsettirebilir. Ülkemizde alkollü ürünlerinin reklamının yapılamıyor olması elleri, kolları bağlayıcı bir durum. Sadece sosyal medyadan bir şekilde tanıtım faaliyetleri yürütülebiliyorken etiket tasarımlarında biraz daha cesur ve yaratıcı davranmak bu noktada üreticilerimizin yararına olabilir diye düşünüyorum. Etiketler aracılığı ile ürünün kendi reklamını kendisinin yapması sağlanabilir. Ülke şarapçılığı olarak işler kendi ülkemizde zor gittiği için dış pazarlarda da arayış içindeyiz. Dünya piyasasında yeni yeni var olmaya çalıştığımız şu günlerde dış pazar için de bir hareket sağlayabilir diye düşünüyorum bu tarz etiket hamleleri.
Üreticilerimiz etiket tasarımlarında yaratıcı olmalı diyorum ama zaten hali hazırda çok güzel etiketlere sahip şaraplarımız da var. Kimi üreticilerimizin bütün şarapları çok şık etiket tasarımlarına sahipken, kimi üreticilerimizin bazı serilerindeki özel etiketler gerçekten oldukça ilgi çekici. Örneğin yüksek standartlı şaraplar yapan Chamlıja, bana kalırsa etiket konusunda ülkenin en başarılı üreticilerinden biri. Gerek ön etiketlerde genel olarak belli bir konsept üzerinden birbirine yakın tasarımlarla ilerlenmesi, gerek ise arka etiket üzerinden şarabın doğrudan sizlerle konuşması hem çok hoş, hem de çok şık bir hareket.
Paşaeli yine çok yaratıcı ve baktığında insanın ilgisini çeken şarap etiketi tasarımlarına sahip bir başka üreticimiz. Çok çılgın veya esprili olmadan da güzel bir estetik anlayışıyla yapıldığında etiketlerin ne kadar şık olabileceğinin en güzel örneği Hoşköy Cabernet Sauvignon’dur herhalde. Tipografinin renklerle dansı sonucunda ortaya müthiş bir sonuç çıkmış. Bu tasarım dışında hayvan figürlerine yer verilen etiketleri de kesinlikle şarapların çekiciliğini arttırıyor. Fakat Kaz Dağları’ndaki altın arayışına tepki olarak doğmuş 6N şarabının etiketi, Türkiye’deki en anlamlı şarap etiketi olsa gerek.
Erhan ve Füsun Yürüt çiftinin emeklilik projesi olarak hayata geçen ve küçük bir aile işletmesi olan Vinbodrum, şarap üretimi konusunda daha yolun çok başında olmasına rağmen gelecekte oldukça güzel işlere imza atacak gibi gözüküyor. Şaraplarının etiket tasarımlarını Bodrum’da yaşayan sanatçıların eserlerinden alan çift, kimi zaman ressam bir arkadaşlarının çalışmasını taşırken etiketlere, kimi zaman da metal heykelden yapılan çalışmalarla süslüyorlar şaraplarını. Şarap etiketlerinde gösterdikleri sanatsal cesaret umarım başka üreticilere de örnek olur.
Kavaklıdere’nin Vin Art serisinin de etiket anlamında özel bir noktada durduğunu söyleyebiliriz. İsminden de anlaşılacağı üzere sanat ve şarabın birbirleriyle ilişkisinden esinlenilmiş bir seri Vin Art. Farklı kupajların yer aldığı bu orta-üst segmentteki şarapların bazı rekolteleri ülkemizin ünlü ressamlarının eserlerini taşıyor etiketlerinde. Tüketiciye çok ulaşamadığı için zamanla değişime uğrayıp yeni rekoltelerinde V harfinin kullanıldığı etiketlere geçen Kavaklıdere’yi yine de bu noktada böyle bir deneme yaptıkları için kutlamak gerek. Keşke devam edebilseymiş.
Yerli şarap etiketlerinden konuşuyorsak Büyülübağ’ın 10. yılı şerefine özel olarak ürettiği Hedone’dan bahsetmezsek olmaz. Büyülübağ şaraplarının babası Alp Törüner bu özel şarap için özel bir etiket tasarımı istemiş. Bu noktada da Apelasyon e-dergisinin kurucularından, Şarap Günlüğü blogunun sahibi Argun Tanrıverdi ile irtibata geçmiş. Şarap dünyasından tanışmaları ve Argun Bey’in resimle olan ilişkisi bu noktada belirleyici olmuş denilebilir. Kendisine bu etiketin tasarım sürecini sorduğumda öncesinde bir kaç taslak belirlediğini, daha sonrasındaysa bir akşam elinde bir kadeh şarabı ile tasarımına son halini verip bir kaç saat içinde de çizimi bitirdiğini söylemişti Argun Bey. Şaraba gönül vermiş birinden, böyle özel bir etiket tasarımı gelmesi gerçekten oldukça hoş bir durum. Bu noktada Alp Bey’i böyle bir tercih için, Argun Bey’i de tasarımının zarifliği için ne kadar tebrik etsek azdır.
Akın Öngör’ün Selendi’si de Blend serisi ile etiket tasarımlarında sanatın kendisini taşıyor ve şarap severlere görsel bir keyif vaat ediyor. Kendileri için oldukça özel bir seri olduğu için etiketlerin de farklı olmasını istediklerini belirten Öngör, bu şaraplar için çağdaş Türk resminin önemli isimlerinin eserlerini etiketlerine taşıyor. Yavuz Tanyeli, Ömer Uluç, Birol Kutadgu, Nurullah Berk, Adnan Varınca ve Fikret Mualla gibi sanatçıların eserleri ile şişeler güzelleşirken aynı zamanda çağdaş Türk resmi de farklı kesimlerden kişilere ulaşmış oluyor.
Eski Dünya ülkelerinde de hafif hafif değişimler gözükse de Yeni Dünya ülkeleri etiket konusunda cesaret bayrağını şu an için taşıyorlar. Umarım onların bu özgür yaklaşımları tüm dünyaya yayılır ve daha eğlenceli, yaratıcı, sanatsal etiket tasarımlarıyla karşılaşırız. Aşağıdaki slaytta dünyadan bazı başarılı etiket tasarımları göreceksiniz. Siz de beğendiğiniz etiket tasarımlarını bizlerle paylaşırsanız buraya ekleyebiliriz.
*Bu yazıyı hazırlarken pek çok kişiyle beyin fırtınası yaptım. Yardım ve fikirlerini benden esirgemeyen başta Mehmet Emin Türkat olmak üzere Şeyma Baş,Doğuhan Atış, Argun Tanrıverdi, Semra Acar, Eylem Kurt ve Mehmet Küpeli’ye çok teşekkür ederim.
10 numara yazı olmuş yahu, ilk başta soruyu sorduğunda da fikre bayılmıştık, işlenişini de pek beğendik. Eline sağlık! Favoriler Chamlij ve Vinbodrum.
Pingback: Etiketler Çok Şey Anlatıyor – karaftar.net