Şaraptan Soğutan Etmenler!

Şarap her zaman söylediğim gibi dünyanın en keyifli içkisi bana kalırsa. Güzelliği canlılığından ve hassasiyetinden kaynaklanıyor. Şarap sever olarak da elimden geldiğince insanları şaraba daha çok yakınlaştırmaya, bu içkiyle aralarında bağ kurmaya çalışıyorum. Şarapla ilgili münasebetim sırasında insanları bu içkiden soğutabilecek çok fazla şeye de denk geldim. Bunları dilim döndüğünce paylaşmak, konuşmak istiyorum ki şaraptan gereksiz uzaklaşma yaşamasın kimse.

En basit şekliyle kötü şarap insanı şaraptan soğutur. Doğru koşullarda saklanmayan şaraplar, doğru ısıda servis edilmeyen şaraplar, hatta fiyat kalite oranında başarısız olan şaraplar mutsuzluk kaynağıdır.

Su bardağında sunumlar insanı şaraptan soğutur. Zalto olsun demiyoruz illa ama o şarabın hakkı neyse ona uygun bir kadeh olmalı.

Güzel bir etiket nasıl şarapla arada bağ kurmayı kolaylaştırıyorsa, estetikten yoksun bir etiket de aynı şekilde o bağın oluşması önünde bir engeldir. Çok kötü etiketli nefis şaraplar da gördü bu gözler ve soğumadı kesinlikle şaraptan fakat güzelliği neden sadece şişenin içine hapsedelim ki dışarıya da taşırmak varken.

Olayın farklılaşıp derinleştiği nokta daha çok insan. Şaraba dair çok fazla tecrübeniz yok ve mesela bir tadıma katıldınız. Anlatıcı size temel bilgileri vermeden, sık kullanılan terimlerin anlamlarını açıklamadan, “bakın ben bilmediğiniz kelimeleri/terimleri biliyorum haha” tarzında giriş yaptığı zaman konuya, haliyle katılımcı olarak korkuyorsunuz. Şarap dünyası gerçekten çok büyük ve içinde yüzlerce terim, tabir, benzetme var doğru. Fakat yeni başlayan bir kişiye şarabın barındırdığı şeker oranından bahsetmek, ph konuşmak, tanenler, asitler, malolaktik fermantasyonlardan girmek ne kadar mantıklı bilemiyorum.

Restoranlarda şarap ile ilgili pozisyonlarda aktif görev alan biri olarak insanların şarap ile ilgili bilgi ve yaklaşımlarına dair oldukça güzel gözlem yapma fırsatım oldu. Şarap içmek isteyen kişilerin büyük bir kısmı şarap bilgisi oldukça sınırlı insanlar. Bu insanlara “yüksek tanenli mi yoksa hafif gövdeli bir şarap mı?” diye sorduğumda bana boş gözlerle bakacaklar ve sorduğum sorunun ne olduğunu anlamadıkları için kendilerini kötü hissedecekler. Hop şaraptan korkma akabinde soğuma. Bunun yerine ” kolay rahat içimli bir şarap mı yoksa ağzımızda kendini daha çok hissettiren güçlü bir şarap mı” diye sorduğumda hem benim ne demek istediğimi net şekilde anlıyor hem de kendisinin gerçekten içmek istediği şaraba biraz daha yaklaşmış oluyoruz. Seçtiğimiz şaraba dair sonrasında vereceğimiz bir iki bilgi, anektod veya hikaye ise kişiyi şaraba daha yakınlaştırıp, aralarında bir bağ oluşmasına katkı sağlayacağı için ekstra önem arz ediyor bence.

İşletmeler de insanların şarap algısı üzerinde çok belirleyici olan yerler. Menüde kadeh şarap olarak merlot var ise ve misafir onu içmek istediğini belirttiyse o şarap verilmeli. Çünkü merlot ile bir bağ yakalamıştır, kendini ona yakın hissetmiştir, belki o dönem sadece farklı merlot’lar tadarak o üzüme dair algısını güçlendirmek istemektedir. Siz merlot diye çok daha ucuz bir kupaj şarap verirseniz öncelikle misafirin şaraptan alacağı zevk beklediğinden daha düşük olacaktır. Diğer tarafta da iyi bir damak o kadehin merlot olmadığını anlayıp bu işte bir terslik var diyerek yanlışı ortaya koyabileceği gibi, başka biri o kadehteki şarabı merlot diye içip üzüme dair yanlış bilgi ve deneyimleri hafızasına kaydetmiş olacak. Her şekilde kötü.

En önemli unsur olarak yine insana değineceğim. Müthiş şaraplar yapan bir üretici olduğunuzu hayal edelim. Şaraplarınız beğeniliyor, satışlarınız güzel, yarışmalardan ödüller alıyorsunuz fakat kendinizi çok beğenmişsiniz. İnsanın kendisini ve yaptığı işi bilmesi, kendiyle gurur duyması tabi ki oldukça normal fakat başkalarını bu noktada küçümsemesi kabul edilebilir değil. Başkalarını küçümsemeyi geçtim kendini ön planda tutma, göze sokma bile çok itici. Hasbelkader bir tüketici sosyal medyadan sizlerle iletişime geçiyor ve bir şarabınız ile ilgili size bir soru yöneltiyor. Özellikle bizim ülkemizde alkollü ürünlere dair bilgi paylaşımının yasalarla bu düzeyde baltalandığı, şarap tüketiminin sınırlılığı düşünüldüğünde bir tüketici size geliyorsa onu en sıcak şekilde karşılamalı, şaraba daha fazla gönül vermesi için teşvik etmelisiniz diye düşünüyorum. “Herkese cevap versek iş yapamayız” diyorsanız bu işiniz değil mi diye sorarım. “benim bildiğim en doğru, benim yaptığım en güzel, beğenmiyorsan içmezsin” diyerek hatta diyaloga girmeyerek elde edilecek tek şey şaraptan soğuyan bir insandır.

Ben hayatım boyunca çok hırslı bir insan olmadım, hele başkalarına zarar verip onları ezerek bir yerlere gelen insanlara hep şaşkınlık ve kızgınlıkla baktım. Sinema yazarlığı yaptığım dönemde insanların zaten sınırlı olan bir alanda birbirlerine destek olup bir yerlere gelmek, bir şeyler başarmak yerine birbirlerine karşı nefret dolu tutumları hem sektöre hem insanlığa olan inancımı sorgulamama sebep olmuştu. Benzer bir durum şarap dünyası içinde de var. Ben bu dünyanın minik bir kısmını deneyimledim, deneyimliyorum fakat burada da birbirini ezme hatta aşağılama söz konusu. Çok kibar üsluplarla laflar sokuluyor, bir tartışma başlığı altında bilgilerle mastürbasyonlar yapılıyor. Bu sanıyorum her alanda, her sektörde böyle ama. İnsanoğlunun yapısıyla alakalı. Güzel bir canlı olmadığımız için, problemli davranışlarımız/bilimcimiz/bilinçaltımız kendini bir şekilde gösteriyor.

Her ne sebepten olursa olsun şarap içkilerin en özeli ve bence en güzeli. Gerek tüketici gerekse meslek profesyoneli olarak şarapla ilgili bir şeyler yapıyorsak insanları şaraptan soğutmamaya aksine onları şaraba daha da yakınlaştırmaya çalışmak gerektiğini düşünüyorum. Zaten şarap asillerin içkisi, zenginlerin içkisi diye bir algı varken insanları korkutup kaçırmak kimsenin işine yaramaz bence.

Şarapla kalın.

 

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir