Bodrum Sokakları

İstanbul’dan Bodrum’a taşınma kararımın ne kadar doğru olduğunu anladığım ilk an; sessiz, sakin bir ara sokaktaydım. Akşamüstü güneşi inişe geçip çılgın yakıcılığını kaybetmiş tenimi tatlı tatlı okşuyordu. Begonvillerin ve ismini bilmediğim portakal renkli çiçeklerin üzerine vuran ışığı görmüş, büyülenmiştim. Duvarların üzerlerinde sakin ve telaşsız ilerleyen kediler, karınlarının tok olduğu her hallerinden belli olan köpekler, iki katlı taş evler ve o güneşin batışı aldığım karardan hiçbir zaman pişmanlık duymayacağımı söylemişti bana. Tarifsiz bir huzur vardı o ara sokakta, dinginlik, mutluluk… Dünyanın geri kalanındaki bütün hengameden kendini soyutlamayı başarabilmiş bir sokaktı orası ve çok güzeldi ve benimdi. Bu tabloyu senenin sadece iki haftasına sıkıştırmayacak olmak, evimden çıkıp işime giderken bu sakinliği ve huzuru her an hissedebilecek olmak muhteşem bir lüksmüş içine girince anlıyor insan.

Processed with VSCO with c1 preset

Bodrum insanlarını ben ikiye ayırıyorum. Bodrum’da Bodrum’u yaşamaya çalışanlar ve Bodrum’da İstanbul’u yaşamaya çalışanlar. İstanbul’dan gelip de burada hala eski hayatını sürdürme gayesinde olanlar da var, Bodrum’un kendi dinamiklerine, rutinlerine kendini bırakanlar da. Ben buraya geldiğimde İstanbul’dan, oradaki alışkanlıklardan ve ilişkilerden uzaklaşmayı tercih ettim. Piyasa ortamlarda İstanbul’daki gibi kendimi insanlara güzel gösterip prim yapmaktansa, Bodrum’un ara sokaklarında kimi zaman tek başıma kimi zaman bir iki dostla güneş ışığının yansımalarını takip ettim, ediyorum. Pahalı arabaların kapısında sıralandığı, hanımların kuaförden çıkıp geldikleri mekanlarda şişe açtırmaktansa, deniz kenarında kuma çöküp çantamdan çıkardığım kadehlerime şarap doldurmak bana daha bir Bodrum ruhuna yakışan hareketmiş gibi geldi hep. Öyle midir bilmiyorum ama bu beni daha mutlu etti. Bu demek değildi elbet toplumdan izole bir hayat yaşamalı Bodrum’da. Bodrum’u Bodrum gibi yaşamalı sadece.

Processed with VSCO with m5 preset

Bodrum insana her zaman keşfedilmeyi bekleyen bir şeyler sunabiliyor. Keşfettiğiniz bazen sevimli bir sokak olabilirken bazen de o sokakta yürürken kişiliğiniz, karakteriniz, hayatınız ile ilgili bir şey de olabiliyor. Ben Paris’te Champ Elysees’de sıkılıp Bastil civarında kaybolduğumda eğlenmiştim. Dünyaca ünlü markaların kocaman billboardları arasında beni mutlu edecek hiçbir şey yok. Paris’te de yok, İstanbul’da da, Bodrum’da da… Bodrum’a taşınmanın ne kadar güzel bir olay olduğunu yavaş yavaş anladığımda kendime şöyle bir söz verdim: “Madem buradasın, bu yolu seçtin, buranın hakkını ver, yürünebilecek her sokağına gir, yüzülebilecek her koyunda yüz, tırmanılacak her tepesine tırman. Gerçek Bodrum’u gör, tanı.” Tepelerini pek keşfedemedim itiraf etmek gerekirse ama pek çok koyunda yüzdüm. Sokakları mı? Anlatayım:

Processed with VSCO with c1 presetHikayeler hep etkilemiştir beni. İnsanların anlattıkları kadar anlatılmayan fakat benim zihnimde oluşturduğum hikayeler de etkilemiştir beni. Bodrum’un sokaklarında yüzlerce binlerce hikaye var ve ucundan kıyısından bir şekilde oraya adım attığınızda artık siz de o hikayenin bir parçası oluyorsunuz. Yüzlerce yıllık taş evlerin duvarlarına dokunarak yürürken, bir mutfak penceresinden gelen çekici kokular sizleri mest edebiliyor. Sizden önce acaba kaç kişi tam olarak sizin şu an adım attığınız yere bastı, kaç kişi tam olduğunuz yerde bir anlığına kalıp gelen kokunun hangi yemeğe ait olduğunu anlamaya çalıştı? Ben caddelerden ziyade sokaklarda buluyorum mutluluğu. Ve gideceğim yerlere de elimden geldiğince sokak aralarından geçerek gitmeyi tercih ediyorum. Bodrum’da rakı içmek için gittiğim mekanı böyle buldum mesela. Hiçbir yerde reklamı olmayan, 4 masalı butik bir aile meyhanesi olan yeri o sokaktan geçmeseydim, mavi kapısının arkasında ne olduğunu merak etmeseydim hiçbir zaman keşfedemeyebilirdim. O güzelim mezeleri yememek, çalan rumca şarkılar eşliğinde rakı yudumlamamak gerçekten kayıp olurdu, üzülürdüm. Yine öyle sokaklarda buldum şarap için de doğru olan noktayı. Üzerinde bir şarap kadehi oyması olan tahta bir kapı ve ardında bambaşka bir dünya… Taş duvarlar, her köşesinde “benim bir hikayem var” diye bağıran detaylar, güler yüzlü ve bilgili insanlar, hepsinin dışında çok lezzetli yemekler, çok lezzetli şaraplar. Bir kırmızı et nasıl pamuk kadar yumuşak olabilir ki? Sipariş ettiğim yemeği yerken bu şarabı içmenin beni bu kadar mutlu edeceğini nerden bilebildiler ki? Caz mı o çalan? Şarap keyfi yaparken biraz önce sizin yürüdüğünüz sokaktan şu an geçenleri gizli gizli izlemek ise işin başka bir güzelliği. İnsanların tavsiye ettiği, popüler yerlerden ziyade bu gizli yerlerde buldum ben İstanbul sonrasında aradığım mutluluğu, samimiyeti. Bunu da ara sokaklarda gezerken başardım.

IMG_8977

b798b55a-422c-4038-bf06-1f11e6fac054

Sokaklar güzel, Bodrum’un sokakları daha güzel. Yazın o en deli kalabalıklarda bile ara sokaklarda bulmuyor muyuz nefes alacak iki dakikayı. Bangır bangır müzikten yorulduğumuzda ya da sevgilimizle yalnız 3 dakika geçirmek istediğimizde çareyi o sokaklarda aramıyor muyuz? Ne aşklara, ne kavgalara, ne ayrılıklara sahne oldu o sokalar kim bilir. Her sokak da aynı değil hani. Kimi biraz daha hüzünlü kimi biraz daha neşeli… Bazı sokakların duvarlarına aşklarını sprey boyayla yazan liseliler, bazı sokaklarda sadece sigara içmek için buluşan üniversiteliler… Azdır ama özdür Bodrum’da kışın kendini hissettirdiği gün sayısı. Hele bir de fırtına varsa kimseyi inandıramazsın bir Ege kasabası olduğuna buranın. İşte öyle akşamların birinde kendini betonlar arasına kapatmak yerine sokaklara at. Üşüyeceksin tabi, ama üşüdükçe yaşadığını daha çok hissedeceksin, teşekkür edeceksin bu zamana kadar gerçekleşen ve seni bu an’a getiren her bir tesadüfe. Varsa yanında biri tutacaksın elini sıkı sıkı, öpeceksin dudaklarını, sokak köpekleri gelecek sizi olmayan kötülüklerden korumaya ve Bodrum’un sokakları “ah gençler” diyecek bıyık altından gülümseyerek. Sokaklar denize çıkartacak sonra seni. Deniz dalgalı, tekneler oynaşıyor birbirleriyle. Gök yüzünde yıldız göremeyeceksin belki ama merak etme Bodrum da senin, sokaklar da, gökyüzü de; varsın yıldızlar bir akşamlığına gezmeye çıksın.

Processed with VSCO with c1 preset

Yıllardır orada olup da hala keşfedilmemiştir Bodrum’un sokakları. Bazen o sokaklardan geçenler bile fark edememişlerdir fark etmeleri gerekenleri. Ey Bodrum ahalisi; gözünü aç, sahip olduğun şeyin ne kadar kıymetli olduğunu fark et ve onun hakkını teslim et. O sokaklar senden önce de vardı sonra da var olacaklar. Sen o sokaklardan kendine ne katabilirsen senin için kardır, mutluluktur. Bir sonraki kadehler, begonvillerle süslü, mavi pencerelerle dolu beyaz evlerin arasında mutluluğu bulan, bulabilenlerin şerefine…

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir